İ -
- iç ışık: Fotoğraf kağıdına negatif görüntüyü pozlayan, agrandisör aygıtının ışığı. / Video görüntüsünün monitörde oluşmasını sağlayan, ekrandaki piksellerden oluşan ışık.
- iğne deliği fotoğraf makinesi: Dört tarafı kapalı, içine ışık sızdırmayan, objektif yerine iğne deliği olan fotoğraf makinesi. İğne deliğinden giren ışık kutu içinde deliğin tam karşısında görüntü oluşturur. Görüntünün oluştuğu yere duyarlı malzeme konularak fotoğraf çekilir; pin hole fotoğraf makinesi.
- ikinci banyo (fixation): Saptama banyosu yerine yaygın ve yanlış olarak kullanılan bir terimdir. Aslında kimyasal işlem olarak üçüncü sırada yer almakla birlikte, kendisinden önceki aşamaya “ara banyo” denildiğinden kimilerince “ikinci banyo” olarak adlandırılmaktadır. bkz sabitleme banyosu.
- imge: Olay, kişi ya da nesnelerin zihinde beliren görüntüleri. Daha önce algılanan nesne ve olayların zihinde yeniden canlandırılması, algıların zihindeki izleridir.
- ince gren (fine grain): Duyarkatı oluşturan gümüş tuzu katmanının çok küçük zerreciklerden oluşmasıdır. Zerreciklerin küçüklüğü filmin ışığa karşı duyarlığını azaltırken film kontrastını artırır.
- ince gren geliştirici banyolar (fine grain developers): Filmlerin geliştirilmesi işlemi sırasında zerreciklerin birleşme eğilimlerini kıran bir özelliğe sahip geliştirici banyo türüdür.
- indeksli renk modu (indexed color mode): Bir görüntünün toplam en fazla 256 renkten oluştuğu renk modu. Renkli bir görüntü indeksli renk moduna dönüştürüldüğünde renkler 256 renk paletinden en yakın olanına dönüştürülür ve böylece bir renk sınırlaması yapılmış olur. Renk kalitesi çok fazla bozulmadan dosya boyutu düşürüldüğünden multimedya ve internette kullanım için elverişli bir renk modudur.
- intensifikasyon (intensification): bkz yoğunlaştırma.
- internegatif (internegative film): bkz ara negatif.
- iri gren (course grain): Duyarkatı oluşturan gümüş tuzu katmanının iri zerreciklerden oluşmasıdır. Zerreciklerin büyüklüğü filmin ışığa karşı duyarlılığını artırırken film kontrastını azaltır.
- iris diyafram: Objektifin elemanları arasında yer alan, tek tek yapraklardan oluşan, dairesel olarak açılıp kapanarak objektifin içinden belli miktarda ışığın geçmesini sağlayan sistem.
- izokromatik (isochromatic): Ortokromatik sözcüğünün eşanlamlısı olup kimilerince bu kelime yerine kullanılır.
J -
- jaggies: Düşük çözünürlükte basılmanın sonucu ortaya çıkan kalitesiz görüntü.
- jelatin (gelatin): Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan ışığa karşı duyarlı malzemelerde, gümüş tuzlarını tutmak için kullanılan çok ince ve şeffaf (saydam) katman.
- jpeg / JPEG (Joint Photographic Experts Group): Sıkıştırılmış sayısal görüntü formatı. Dosya uzantısı “.jpg”dir. Aktarımı kolay ve internette gerçekçi fotoğraflara gerek duyulduğunda kullanılan bir formattır. Baskı için tercih edilmez. Piksel formatına dönüştürülmüş yazı veya logolar gibi vektörel elemanlar için uygun değildir.
K -
- k: Kilo (bin) önekinin kısaltması. / Anahtar renk veya siyah, CMYK ayrımındaki dördüncü renk.
- kablo deklanşörü (cable release): Uzun süreli pozlamalarda, kısa süreli pozlamanın aksine fotoğraf makinesinin hareketi fotoğrafta fark edilir. Bu sorunu ortadan kaldırmak için makine bir tripod (üçayak) üzerine yerleştirilmeli ya da kablo deklanşörü kullanılmalıdır. Kablo deklanşörünün vidalı ucu vardır ve bu uç deklanşöre sıkıştırılır. Kablo deklanşörüne göre yapılmamış bir makinede muhtemelen (kablolu veya kızılötesi ışınlarla çalışan bir düzenek gibi) başka bir kullanım yöntemi vardır.
- kabza: Çeşitli tipteki fotoğraf makinelerini kolay ve rahat tutabilmek için bir vida ile fotoğraf makinesinin altına takılan eklenti. El, omuz ve göğüs kabzaları vardır.
- kaçış noktası: Perspektifte birbirine paralel olan çizgilerin, ufuk çizgisinde aynı noktada birleşmesi.
- kadmiyum sülfit (cadmium sulphite): Işığa karşı duyarlı elektriksel hücrelerin bir türü olup diğerlerine oranla ışığa karşı duyarlığı daha fazladır.
- kadrajlama: Görüntünün bir kısmının bir amaç için kullanılması, kompozisyonu düzeltme veya bir görüntüyü var olan alana veya biçime sığdırma, çerçeveleme. / Bir görüntünün ihtiyaç duyulan alanını kısıtlamak, çerçeveleme.
- kalotip: Talbot’un geliştirdiği, yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf negatifleri elde etme yöntemi.
- kamera obskura (camera obscura / karanlık kutu): Günümüz fotoğraf makinelerinin atasıdır. En basit şekliyle bir duvarında küçük bir delik bulunan karartılmış bir odadır. Bu delikten geçen ışık karşı duvarda, dışarıdaki görüntünün baş aşağı gelmiş biçimini oluşturmaktadır. Bu olaya ilk kez MÖ 4. yüzyılda Aristo tarafından değinilmiş, daha sonra geliştirilerek resim yapımında kullanılmıştır. 16. yy’de bu araçlara ince kenarlı mercekler yerleştirilmiştir. Kamera obskura’ya ışığa karşı duyarlı bir malzeme yerleştirilmesini ilk düşünen kişi 1800’lerde Thomas Wedgwood olmuş, Fransız Niepce bunu gerçekleştirmiş ve ilk fotoğrafı 1826’da çekmeyi başarmıştır.
- kanama: Yazdırıldığında sayfanın dışına taşan bir fotoğraf veya çizgi. / Destek materyalinin liflerinin içinde yayılmış mürekkep.
- kaplama (coating): bkz objektif kaplaması.
- kaplama alanı: Bir objektifin ortaya çıkardığı görüntünün en net bölgesinin çapı.
- karakteristik eğri (characteristic curve): Işığa karşı duyarlı malzemelerin bir anlamda verimlilik grafiğidir. Bu malzemelerin pozlama, yoğunluk, duyarlılık, kontrast gibi konulardaki özelliklerini ortaya koyar.
- karanlık kutu: bkz kamera obskura.
- karanlık oda (dark room): Filmlerin banyo edilmesi ve kart baskısı yapılması için elverişli bir biçimde düzenlenmiş, karartılmış, gerekli araç ve gereçleri de içeren odadır.
- karanlık oda ışığı (safe light): Işığa karşı duyarlı malzemelerle çalışılan karanlık odada bunların ışıktan etkilenerek bozulmalarını önlemek için kullanılan özel ve genellikle kırmızı renkli ışık. Karanlık oda ışığının gerçekten duyarlı malzemeleri etkileyip etkilemediğini saptamak için çalışma yapılan tezgâhtan 1 metre kadar yükseğe yerleştirilmiş lambayı görecek bir noktaya bir fotoğraf kâğıdı bırakmak ve üzerine bir metal para koymak gerekir. Bir süre sonra kâğıt banyo edildiğinde üzerinde paranın izi çıkmamalıdır.
- karanlık torba (changing bag): Karanlık odanın yakın olmadığı durumlarda, içinde ışığa karşı duyarlı malzemelerin çeşitli işlemlere tabi tutulabileceği, kalın siyah bezden yapılmış torba.
- kararma: Objektif sistemi tarafından oluşturulan görüntünün köşelerindeki renk kaybı. / Bir görüntünün çerçevesi etrafındaki, aydınlatma açısı dar olan ve gerekli açıya sahip olmayan ışık kaynakları nedeniyle gerçekleşen ışık kaybı. / Masaüstü tarayıcıların görüntü keskinliği ve yoğunluğundaki, taranacak alandaki ışık algılayıcılarının alana yetersiz kalmasından kaynaklanan kayıp.
- kare (frame): Film ya da bellek üzerindeki her bir görüntü. Gerçekte dikdörtgenseldir. / Objektiften bakaca aktarılan görüntünün alan sınırı.
- karşılıklılık kuralı (reciprocity law): bkz pozlama dengesi kuralı.
- kart baskısı (enlargement): bkz büyütme.
- kart derecesi: Fotoğraf kartının kontrastlık derecesidir. 0-1 derece kartlar yumuşak, 2-3 derece kartlar normal, 4 ve üzerindeki kartlar sert kontrastlıdır.
- kartuş (cartridge): Filmin çekilmeden önce ve çekildikten sonra ışık almasını engelleyecek biçimde yapılmış plastik ya da mikadan koruyucu kılıf. Kartuş koruyucu içindeki filmler genellikle minyatür boy fotoğraf makinelerinde kullanılmaktadır.
- kaset (cassette): Belirli uzunluklarda (24 veya 36 poz ya da istenilen uzunlukta sarılmış, 35 mm filmin ışıktan korunmak için içine konduğu, metal ya da plastikten koruyucu kılıflı makara kutu.
- katlama (pushed process): Filmin hızını ilerletmek ya da kontrastlığını artırmak için filmin normalden daha fazla geliştirme banyosundan etkilenmesi. bkz zorlama.
- kavrama gücü (resolving power): Gözün, objektiflerin ya da ışığa karşı duyarlı yüzeylerin görüntü üzerindeki ince ayrıntıları algılama gücüdür. Fotoğrafçılıkta sonuçsal görüntü hem objektifin hem de duyarkatın kavrama gücü ile yakından ilgilidir. Kavrama gücü bir anlamda, her milimetre kareye düşen çizgi sayısı ile ifade edilir.
- kelvin (K): Fotoğrafta ışığın renk sıcaklığını ölçmekte kullanılan birim. Özellikle renkli negatif ve saydam filmlerin renklerine sadık kalması için çok önemli olan renk sıcaklığı, 2000 K’ den 15000 K’ ye kadar değişebilir. Gün ışığının renk sıcaklığı 5500 K’dir.
- kelvinmetre: Renk sıcaklığı ölçme aleti, kolorimetre.
- kenar numaraları: Üretim aşamasında filmin ferforeli kenarına pozlanan, kare numaraları ve filmle ilgili bilgiler. Bunların ton ve keskinliğine bakılarak film banyo işlemi değerlendirilir.
- kepenk (barn doors): Yapay ışık kaynaklarında maskeleme elemanı olarak ışın demetinin yönünü ve yayılmasını düzenleyen hareketli kapakçıklar.
- kerteleme eğrisi (gradation / gradasyon – gri tonlaması): Bir görüntüde bulunan renk değerlerinin grafik olarak ifadesidir. Fotoğrafta bulunan toplam aydınlık ve karanlık değerleri ile, kendi renk değeri gradsyon eğrileri ile gösterilen kırmızı, yeşil ve mavi (RGB) paylarını yansıtır. Görüntü işlemlerinde, 45° eğilim gösteren bir doğru göründüğünde, renk değerleri değiştirilmemiştir. Bu doğrunun üstünde bulunan kısımlarda renk değerleri arttırılmış, altında bulunan kısımlarda ise düşürülmüştür.
- keskinlik (acutance / akütans): Görüntü keskinliğinin ölçüsü. Görüntüyü oluşturan yoğunluk bölgelerindeki sınırların eğim açısının darlığı görüntünün kesinlik derecesini belirler. Bu açı büyüdükçe görüntü keskinliği kaybolur. bkzgörüntü keskinliği ve akütans.
- kılavuz değerler (guide numbers): Flaş kullanılarak çekilen fotoğraflarda doğru pozlamanın yapılabilmesi için kullanılan ve her flaşın ayrı ayrı sahip oldukları bir değerdir.
- kırmızı göz bebeği etkisi: Flaş ışığıyla çekilen renkli fotoğraflarda insanların göz bebeğinin kırmızı görülmesi. Flaş ışığının makinenin objektifiyle aynı eksende olması durumunda orta çıkar. Çekim anında objektife bakılmazsa ya da flaş uyarıcı küçük şiddette çakmalarla gözü alıştırırsa bu etki yok olur.
- kırpma: Bir görüntünün istenmeyen bölümlerinin agrandisörde büyütülüp çerçeve dışına atılması. / Fotoğraf çekme aşamasında makinenin görüş açısının ayarlanarak görüntünün istenilmeyen bölümlerinin çerçeve dışında bırakılması. / Sayısal bir görüntünün bilgisayar ekranında gereksiz kısımlarının dışlanarak yeniden çerçevelenmesi.
- kızılötesi (infrared): Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, görülmesi mümkün olmayan dalga boyuna sahip ışık ışınları. Özel olarak bu renge duyarlı kılınmış filmlerle görüntülenebilirler.
- kızılötesi (IR – InfraRed): Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, gözle görülmesi olanaksız dalga boyuna sahip ışık ışınlarıdır. Özel olarak bu renge duyarlı kılınmış filmlerle görüntülenebilirler.
- kızılötesi (IR – InfraRed) film: Kızılötesi ışığa duyarlı olan film.
- kızılötesi (infrared) ışınlar: Elektromanyetik renk tayfının kırmızı ucunun ötesinde, gözle görülmesi olanaksız dalga boyuna sahip ışık ışınları. Özel olarak hazırlanmış film ya da algılayıcılarla görüntülenebilirler.
- kilobayt (kilobyte): 1 024 (yaklaşık bin) bayttan oluşan bilgisayar, disk alanı veya belge boyutu değeri. Simgesi kb.
- kimyasal sislenme (chemical fog): Fotoğraf filmi ya da kâğıtlarının tümü üzerinde oluşan ve görüntü kalitesini olumsuz yönde etkileyen yoğunluktur. Filmin gereğinden fazla geliştirici banyoda tutulması sonucu, ışık görmemiş olan gümüş tuzlarının film üzerine yapışmasından kaynaklanır.
- klonlama (cloning): Görüntünün bir bölümünü başka bir görüntüye ya da aynı görüntünün farklı bir alanına kopyalama işlemi. bkz cloning.
- kloro bromür kâğıtlar (chloride-bromide papers): Duyarlı katmanlarında gümüş klorür ve gümüş bromür karışımı içeren fotoğraf kâğıtlarıdır. Baskıda sıcak tonlar oluştururlar.
- kolodyum: Fotoğraf camı yapımında ve cerrahlıkta kullanılan, alkolle eter karışımı içinde sıvı durumuna getirilmiş nitroselüloz.
- kompakt fotoğraf makinesi (compact camera): Kolay taşınabilir boyutlarda, lensi değiştirilemeyen ve hazır çekim modlarına sahip fotoğraf makinelerine verilen ad. bkz şipşak.
- kompoze etmek (compositing): İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz compositing. bkz kompozisyon.
- kompozisyon (compositing): Görsel öğelerin düzenlenmesi sonucunda fotoğrafta ortaya çıkan görsel nitelik. / İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz kompoze etme.
- kompresyon: bkz sıkıştırma.
- kondansatör (conderser): bkz ışık toplayıcı.
- kontak baskı (contact print): Görüntülerin özellikle siyah-beyaz fotoğrafların, büyütülmeden önce seçebilmek için negatifle aynı boyda üretilen küçük baskıları.
- kontak baskı kağıdı (contact paper): Yalnızca kontak baskı yapılmasında kullanılan, duyarkatları ışığa karşı daha az duyarlı olan genellikle gümüş klorür kâğıtlarıdır.
- kontak baskı şasesi (contact printer): Kontak baskı yapılırken kullanılan araçtır. Film şeritlerinin ve kağıdın birbirine yapışık durmasını sağlayacak biçimde yapılmıştır. Filmleri ve kağıdı yapıştıran üst parça camdan yapılmıştır. Kontak baskı şaselerinin en basiti uygun boyutlarda kesilmiş bir cam parçasıdır. Çok daha geliştirilmiş modelleri vardır.
- kontrast (contrast): En açıktan en koyu tona geçinceye kadar bir film ya da fotoğraf kağıdında ara gri tonlarının varlığı ya da yokluğudur. Kontrastı etkileyen öğeler ise konunun aydınlatılma oranı, objektifin özellikleri, duyarlı malzemelerin özellikleri, banyo edilme oranı, kullanılmakta olan agrandisörün özellikleri, kullanılan kontrast özelliği ve yüzey dokusudur. bkz zıtlık.
- konu: Fotoğrafı oluşturan nesne, insan, manzara ya da durum, olay.
- konverter (converter): Objektifle fotoğraf makinesi arasına takılan ve objektifin odak uzunluğunun artırılması amacıyla kullanılan araçtır. Bu araçlar odak uzunluğunu üzerlerinde yazılı değerlere göre iki ya da üç misli gibi değerlere yükseltirler. Bu arada görüntü kalitesinde kayba da neden olurlar.
- kopya film: Pozitif film.
- kostinski etkisi (kostinsky effect): Geliştirme banyosu sırasında yeterli çalkalama (ajitasyon) yapılmamasından kaynaklanan ve görüntüde parlak ve karanlık bölgelerin birbirlerine tecavüz etmesi ile sonuçlanan hatadır. Çalkalama bu hatanın oluşmasını önler.
- körük (bellows): Objektif ile fotoğraf makinesinin gövdesi arasında bulunan genellikle ray üzerine yerleştirilmiş, esnek yapısı olan bir malzemedir. Raylar körüğün objektif ile gövde arasındaki mesafeyi değiştirmek amacıyla ayarlanmasını sağlar. Bu makro fotoğraf çekimini ve yakını odaklamayı mümkün kılar. Esnek körükler büyük formatlı makinelerde perspektif değişimini sağlamak amacıyla, film yüzeyinde objektifin eğimini mümkün kılar.
- kromatik görüntü bozulması / kromatik sapma (chromatic aberration): Beyaz ışıkla aydınlatılmış konuda, renkli kenarlar şeklinde ortaya çıkan bir görüntü kusurudur. Merceklerin aynı konu üzerindeki farklı dalga boylarına sahip renklerden yansıyan ışıkları aynı noktada odaklayamamasından doğan görüntü bozulmasıdır.
- kromojenik: Banyo işlemi sırasında renkli boyalar oluşturan fotoğraf filmleri ya da kartları.
- kumlanma: Sayısal olarak kaydedilen fotoğraflarda, geleneksel filmlerdeki kumlanmaya benzeyen kirlilik. Görüntü algılayıcı yüksek ışık duyarlığına göre ayarlandığında fazla kumlanma oluşur. Bilinçli olarak kullanıldığında bir tasarım aracıdır.
- kurmaca: Olmadığı halde varmış gibi tasarlanmış, kurgulanmış görüntü.
- kuru yapıştırma: Fotoğrafla karton fon arasına özel bir tabaka yerleştirip sıcaklık etkisiyle fotoğrafı yapıştırma işlemi.
- kutu fotoğraf makinesi (box camera): George Eastman tarafından 1888’de tanıtılan en basit fotoğraf makinesidir. Çok basit ve tek elemanlı bir objektif, ışık geçirmez bir kutu ve arka tarafına film takılmasına olanak veren bir kızaktan ibarettir. Örtücü hızı ve diyafram değerleri sabit olup 1/25 saniye ve f/11’dir. Objektif çok yakın cisimler dışında her şeyi net çekebilecek biçimde seçilmiş ayarlanmış olduğundan ayrıca bir de odaklama sistemi eklenmemiştir.
- kuvvetlendirici (replenisher): Kullanılarak özelliklerini yitiren geliştirici banyolara eklenerek güçlerini kazanmalarını sağlayan katkı maddesidir.
- kuvvetlendirme (replenishment): Kullanılarak özelliklerini yitiren geliştirici banyolara katkı maddesi ekleyerek özelliklerini kaybetmesini önleme işlemidir.
- küçük boy fotoğraf makineleri (miniature camera): Genellikle 35 mm film formatında fotoğraf makinelerinin genel adı.
- küresel görüntü bozulması (spherical aberration): Görüntü keskinliğinde kayba neden olan optik hatadır. Bu hatadan yararlanılarak yumuşak odaklı objektifler yapılmaktadır.
- küvet: İçine gerekli kimyasal eriyik konularak fotoğraf kağıdı banyosu için kullanılan bakalit kap.
- küvette geliştirme işlemi (dish development): Işığa karşı duyarlı malzemelerin ve çoğunlukla tabaka film ve fotoğraf kâğıtlarının, içinde geliştirici banyo bulunan küvetlere tümüyle bastırılarak banyo edilmesi işlemidir.
L -
- labirent (light trop): Karanlık oda girişlerinde insanların içeriye kolaylıkla girmelerini sağlayan ve fakat içeriye ışık girmesini engelleyen kapı biçimidir.
- LCD (Liquid Crystal Display): Sıvı kristal ekran. Sayısal fotoğraf makinelerinde fotoğrafları, çekim öncesi görüntüyü ve menü seçenekleri, makine ayarları gibi bilgileri görmek için kullanılan renkli ekran.
- lens: bkz objektif.
- lpi / LPI (Line Per Inch): Sayısal görüntü çözünürlük ölçüsü. Bir inçlik çizgi üzerine düşen noktacık sayısı.
- light: bkz ışık.
M -
- M bağlantısı (M sochet): Magnezyumlu flaşların örtücü ile eşzamanlı patlamasını sağlayan bağlantı noktasıdır.
- macenta (magenta): Kırmızı ve mavi ışığın birleşmesinden oluşan mavimsi kırmızı renk. Yeşil rengin tamamlayıcı rengidir.
- magnezyum flaş (magnesium flash): Magnezyum elektrik akımına uğradığında yanan ve parlak bir ışık saçan bir metaldir. Onun bu özelliğinden yararlanılarak toz halinde magnezyum ya da bir tel yumağı biçimindeki magnezyum, potasyum klorat ve manganez dioksit alaşımından yararlanılarak yapılan tek kullanımlık flaş ampulleridir.
- makine: Fotoğraf makinesine verilen kısa ad.
- makine hareketleri (camera movements): Büyük boy fotoğraf makinelerinde film düzleminin ya da objektifin normal durumlarından farklı durum almalarını sağlayan hareketlerdir. Bu hareketlerle örneğin alan derinliğini artırmak, bozuk perspektifi düzeltmek ya da istenilen biçimde bozmak mümkündür.
- makro (macro): Kaydedilen görüntünün aslından daha büyük olduğu çekimler için kullanılan bir terim.
- makro fotoğraf (macro photography): Fotoğrafı çekilen cisimden mikroskop kullanmadan, daha büyük boyutlu görüntü elde edilmesini sağlayan fotoğraf çekim tekniği.
- maske: Görüntü oluşturucu ışığın yolunu kesmek için agrandisörün objektifi ve baskı kartı arasına tutulan herhangi bir ışık geçirmeyen malzeme. Agrandisörde aynı baskı kartına farklı negatifler yansıtılırken birbirinin içine geçme olmaz ve karışıklık önlenir.
- maskeleme (dodging, burning in): Fotoğraf baskısı sırasında görüntünün belirli bölgelerinin ışıklanmasını önleyerek tonların istenilen biçimde elde edilmesini sağlayan yöntemdir. İki farklı şekilde uygulanabilir: İlki, belirli küçük bir alanın ışığını engelleyerek daha açık tonda çıkmasını sağlamak (dodging); ikincisi ise fotoğrafın genelinin ışığını engelleyerek belli bir noktanın ışık alma süresini artırmak (burning in).
- master (ana): Bir fotoğraf, dosya veya kaydın eşsiz, ilk ve orijinali; kopyaların çıkarılabileceği kaynak. / Bir fotoğrafın, dosyanın veya kaydın ilk kopyasını yapmak.
- mat: Işığı dağılmış bir şekilde yansıtan yüzey. / Fotoğraf makinesi objektifinin önüne yerleştirilen, aksesuarları tutmada kullanılan, kutu şeklindeki aygıt. / Baskıları göstermek için yapılmış pencere biçimli pano. / Görüntünün bir bölümünün kapatılmasını, bu sayede diğer görüntünün daha güzel görünmesini sağlayan maske.
- matriks: CCD algılayıcıların 2 boyutlu düz sıralanışı.
- matriks (alan) ölçümleme: Bazı gelişmiş SLR (tek objektifli yansıtmalı) analog ve sayısal veya tek objektifli aynasız sayısal fotoğraf makinelerinde bulunan ve vizördeki (bakaç’taki) alanı bölümlere ayırıp poz değerini ağırlıklı ortalama yöntemiyle hesaplayan sistemdir.
- megabayt (megabyte): (1 024 x 1 024=) 1 048 576 (yaklaşık 1 milyon) bayttan oluşan bilgisayar, disk alanı veya belge boyutu değeri. Simgesi Mb.
- megapiksel (megapixel): Bir milyon piksel değerindeki görüntü çözünürlük ölçüsü. Sayısal fotoğraf makinelerindeki algılayıcıların çözünürlüğünü, özellikle kulağı milyon kavramına alışık olmayan toplumlara yönelik olarak belirtmekte kullanılır. Görüntünün çözünürlüğü ne kadar yüksek olursa piksel sayısı ve dolayısıyla görüntü kalitesi de o oranda artar. 1 megapiksel çözünürlükteki bir görüntü dosyası gerçeğe çok yakın görüntüyü sağlayan 15 cm x 20 cm’lik bir fotoğraf baskısı sağlayabilir. Bu baskı boyutu 2 megapiksel’de 20 cm x 30 cm ve 3 megapiksel dosya boyutunda ise 28 cm x 36 cm’dir.
- memory stick: Bellek çubuğu. Sony firmasının ürünlerine uyması için tasarlanmış ve çoğunlukla Sony markalı sayısal fotoğraf makinelerinde kullanılan bir bellek kartı türü.
- mercek (lens): Üzerine düşen ışın demetini kırma özelliği olan, en az bir yüzü küresel optik gereç. Iraksak veya yakınsak düzenlenebilir.
- merkez ağırlıklı ışık ölçümü: Fotoğrafı çekilen konunun ortasındaki ton değerine göre ölçüm yapan, yansıtmalı makinelerde kullanılan standart yöntem ışık ölçümü.
- metol: Geliştiricili banyolarda kullanılan bir maddedir. Hidrokinon ile birlikte kullanıldığında çok amaçlı, ince gren, film ve kart banyolarının yapımında kullanılır. Temas halinde deride tahriş yapabilir.
- microdrive: Sayısal fotoğraf makinelerinin CF Kart II yuvasına yerleşebilen küçük boyutta bir ana bellek türü. Sallanma ve düşmelere karşı çok duyarlıdır. Fiyatı ucuz, başarımı yüksektir.
- mikrofotoğraf (microphotography): Boyutları çok küçük olan fotoğraf çalışmalarıdır. Belgelerin, kitapların ve benzerlerinin arşivlenmesinde kullanılır. Özel olarak geliştirilmiş mikrofilm okuyucuları ile değerlendirilebilir.
- minyatür boy fotoğraf makineleri (miniature camera): 35 mm’den daha küçük boyutlarda film kullanan ya da bu formatta sayısal fotoğraf makinelerinin genel adı.
- mired (Micro Reciprocal Degress): Renk sıcaklığını ölçen bir ölçek. Bir ışık kaynağının mired değeri, 1 milyon sayısının ışık kaynağının renk sıcaklığına bölünmesiyle hesaplanır.
- monokromatik (monochromatic): Siyah, beyaz ve griden yapılmış bir fotoğraf veya görüntü. / Belirli ve bir tek dalga boyuna sahip ışık ışınlarına verilen ad. bkz tek renk.
- monopod: bkz tekayak.
- montaj (montage): bkz bindirme.
- morötesi (ultra violet): Renk tayfının gözle görülemeyen bölgesinde yer alan fakat filmlerin duyarlı olduğu dalga boyu aralığı. Bir UV filtre kullanılarak olumsuz etkilerinin giderilmesi mümkündür.
- motoskop: İç yüzüne birbiri ardınca dizilmiş, çizilmiş resim ya da fotoğrafların yer aldığı silindirik kutu ki döndürülünce resimler hareketliymiş gibi algılanır. Sinemanın ilkeli.
- MQ geliştirici banyolar (MQ developers): Metol ve hidrokinon içeren geliştirici banyoların genel adıdır.
- MTF (Modular Transfer Formula) grafiği: Bir objektifin optik performans potansiyelinin ölçüsüdür. Objektiflerin çözünürlük ve kontast değerlerini gösterir. Grafikteki x ekseni (yatay eksen) görüntünün merkezden kenarlara doğru olan uzaklığını; y ekseni (düşey eksen) ise objektifin ışık geçirgenliğini gösterir. Bu eksendeki en üst değer 1.0’dir. Bu değer %100 ışık geçirgenliğini ifade eder. Cam, hiçbir zaman %100 saydam olmadığı için buradaki %’de geçirgenlik değeri de hiçbir zaman 1.0 ol(a)maz.
- mutlak sıcaklık (absolute temperature): Tüm molekül yapılarının hareketliliklerini yitirdikleri sıcaklık. Genellikle “mutlak sıfır” da denir (-273 ºC). Fotoğrafçılıkta renk sıcaklığının ölçümlerinde kelvin (K) ölçeğinin başlangıç noktasıdır.
- mutlak sıfır (absolute zero): bkz mutlak sıcaklık.
N -
- ND filtre (ND filter): bkz doğal yoğunluk filtresi.
- NEF (Nikon Electronic Format): Nikon’un sayısal fotoğraf makinelerinde kullandığı bir RAW kayıt formatı biçimi.
- negatif (negative): Film duyarkatı üzerinde çekim ve geliştirme işlemlerinden sonra oluşan ve fakat orijinal renklerin veya gri tonlarının tersine sıralanmış karşı tonların görüntüsü; “ters görüntü”. Bir siyah-beyaz negatifte koyu olarak görünen bölgeler konunun parlak bölgelerine, açık olarak görünen kısımlar ise konunun gölgeli bölgelerine karşılık gelir.
- negatif taşıyıcı (negative carrier): Agrandisörlerde filmlerin takıldığı yerin adı.
- nemlendirici (wetting agent): Suyun yüzey gerilimini yok ederek film üzerinde su birikintisi ve bunların neden olduğu lekeleri önleyen kimyasal maddedir.
- nesnellik: Gerçekliği olduğu gibi, kişisel görüş ve yargılardan bağımsız olarak, herkesin gözlemine açık bir biçimde ele alma.
- nesnel zaman: Nicelik olarak ölçülebilir zaman; saat zamanı.
- nesnesine bağlı olmayan gölge: Bir nesnenin başka bir nesne ya da yüzey üzerinde oluşan gölgesi, nesnesinden bağımsız gölge. bkz atılan gölge.
- net: Flu olmayan, seçik görüntü.
- net alan derinliği – NAD / (Depth of Field – DOF): Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan net/seçik alandır. Bu alan cismin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur. Alan derinliğinin darlığını veya genişliğini etkileyen üç öğe, objektifin odak uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı ve cismin fotoğraf makinesine olan uzaklığıdır. bkz diyafram açıklığı ve odak uzunluğu.
- netleme (focusing): bkz odaklama.
- netlik: Bir fotoğraf filmi veya baskının keskinlik derecesi.
- nitrat taşıyıcı taban (nitrate base): Asetat film tabanları geliştirilmeden önce kullanılmakta olan ve yanıcı özelliğe sahip film taşıyıcı tabanı.
- noise: bkz kumlanma.
- nokta ışıkölçer (spotmeter): Konu üzerinde çok küçük bölgelerin bile doğru ışık ölümünün yapılmasını sağlayan ve konuya çok küçük bir görüş açısından bakan ışıkölçer türü.
- nokta (spot) ölçüm: Bazen matriks veya merkez ağırlıklı poz ölçümü yapmak oldukça zordur veya doğru pozlandırma yapmak istenen alan oldukça küçüktür. Nokta ölçüm sistemine sahip fotoğraf makineleri noktasal ölçüm yaparlar ve doğru poz ölçümü sağlanır.
- noktalama: Küçük koyu ya da açık renk noktaları olan negatif ya da baskıları rötuşlama yöntemi. Bu işlem için boya, pigment, mürekkep ya da kurşunkalem kullanılır.
- normal objektif (normal lens): Normal, sağlıklı bir gözün algıladığı biçimde algılanabilen görüntü oluşturan objektiftir. Herhangi bir fotoğraf makinesinin kullanmakta olduğu film formatının köşegen uzunluğuna eşit odak uzaklığına sahip objektifler normal objektif olarak tanımlanır.
- normal odak uzaklığı: İnsan gözünün algıladığı biçimde konuyu görüntüleyen objektif odak uzaklığı.
- Notan aydınlatma: Aydınlık-karanlık zıtlığının öneminin azaldığı aydınlatma yaklaşımıdır. Düz aydınlatma da denir. Düz aydınlatmanın amacı sadece nesnelerin görüntü boyutu içinde, ayrıntılı olarak görünebilmesini sağlamaktır. Bu aydınlatmada hiçbir estetik kaygı yoktur. Düz aydınlatmada geri ışık çok az kullanılır ya da hiç kullanılmaz. Bu nedenle cisimler iki boyutlu olarak görünür. Kontrastlık yoktur. bkz düz aydınlatma.
- nü: Çıplak vücut fotoğrafı.
O -
- obje: İnsan bilincinin dışında var olan gerçeklik.
- objektif (lens): Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün gibi optik aletlerde cisim(ler)den gelen ışınları alıp duyarkata (film ya da algılayıcı yüzeyine) aktaran yakınsak mercek veya mercek sistemi. Genellikle birden fazla yakınsak mercekten oluşan ve temel işlevi duyarkat düzlemi üzerine seçik görüntü düşürmek olan bir ya da daha fazla ıraksak mercek içerse de toplam olarak yakınsak özellikli mercek sistemidir. Normal objektif, bakaçtan (vizör) bakıldığında oluşturduğu görüntü insan gözünün gördüğü görüntüye eşdeğer algı yaratan objektiftir. Geniş açı objektif, normal objektife göre daha fazla görüntü alanı oluşturan objektiftir. Dar açı objektif, Normal objektiflere göre daha az görüntü alanı oluşturan objektiftir. Zoom objektif, değişik açıların ayarlanarak elde edildiği objektiflerdir. Birden fazla objektifin görevini tek objektifin görmesi nedeniyle kullanım kolaylığı ve fiyat avantajı sağlar. Ancak çok mercekli sisteme sahip olmaları nedeniyle görüntü kalitesi daha düşüktür ve yavaştır. Tek objektif, ölçüsü ne olursa olsun, bir objektifin tek görüş açısına sahip olması durumudur. Bu objektifler, zoom objektiflere göre daha kaliteli sonuçlar verirler ve hızlıdırlar. Ayrıca bu objektiflerin diyafram açıklıkları daha fazladır.
- objektif gölgeliği (parasoley): Objektife istenmeyen ışıkların girmesini engelleyen, ışık geçirmez malzemeden yapılmış, objektifin önüne takılan silindirik ya da yaprak biçimli parça. bkz ışık siperliği.
- objektif kapağı (lens cap): Objektifi korumak için önüne konulan plastik veya kauçuktan üretilmiş kapak.
- objektif kaplaması (lens coating): Objektiflerde çeşitli nedenlerle oluşan yansımaları gideren ve merceklerin yüzeylerine çok ince tabakalar halinde yapılan magnezyum florür kaplaması.
- objektif kavrama gücü (lens covering power): Herhangi bir objektifin kullanılır niteliklere sahip olacak biçimde üretebildiği en geniş alandır. Bu alanın dışındaki görüntüde çeşitli bozukluklar söz konusudur.
- objektiften ışık ölçer (Through The Lens – TTL): Yeni kuşak fotoğraf makinelerinde, objektiften girerek görüntüyü oluşturan ışıktan ölçüm yapan ışıkölçer. Bu sisteme TTL denmektedir.
- obtüratör (shutter): Sayısal veya analog her fotoğraf makinesinin içinde veya objektifinde bulunan ve objektif içinden geçen ışınları kesmeye yarayan düzenektir. Geleneksel fotoğraf makinelerinde kumaş veya hafif metallerden oluşan ve odak düzlemindeki bir perde ve onu kapatmaya yarayan bir mekanizmadan oluşur. bkz örtücü. bkz enstantane.
- odak (focus): Optik bir sistemde odak düzlemindeki görüntünün keskin bir şekilde görünmesini sağlamak. / Arka ana odak noktası. / Bakacın dikkatinin sabitlendiği veya kompozisyondaki elementlerin görsel bir noktaya yönelmesi olan nokta veya alan.
- odak derinliği (depth of focus): Objektifin yeniden odaklamasına gerek kalmaksızın duyarkat düzleminin hareket ettirilmesi durumunda yine de seçik görüntü alınmasını sağlayan optik olay.
- odak düzlemi (focal plane): Objektiflerin optik eksenine dik olan ve odak noktasından geçen varsayımsal düzlem. Seçik görüntü alınabilmesi için film ya da algılayıcı, fotoğraf makinelerinde bu düzlem üzerine yerleştirilir.
- odak düzlemi örtücüsü (focal plane shutter): bkz perde örtücü.
- odaklama (focusing): Fotoğrafı çekilecek olan cismin seçik (net) bir görüntüsünün eldesi için odak noktasının odak düzlemi (duyarkat) üzerine düşmesini sağlama işlemi.
- odak noktası (focal point): Objektifin optik ekseni üzerinde, belli bir konudan gelen paralel ışın demetinin toplandığı (odaklandığı) nokta.
- odak uzaklığı / odak uzunluğu (focal length): Herhangi bir objektif sonsuza odaklandığında, görüntüyü düşürdüğü odak noktası ile objektifin optik merkezi arasındaki uzunluktur.
- odaklama (focusing): Fotoğrafı çekilecek olan cismin seçik (net) bir görüntüsünün elde edilmesi için, odak noktasının odak düzlemi (film ya da algılayıcı düzlemi) üzerine düşmesini sağlama işlemidir.
- odaklama camı (focusing screen): Fotoğraf makinelerinde fotoğrafı çekilecek cismin görülebilmesin ve odaklanmasını sağlayan, genellikle beyaz renkli buzlu cam.
- optik bakış: Bir konuya çıplak gözle değil, optik aracılığıyla (örneğin fotoğraf makinesinin objektifinden) bakmak.
- optik büyütme (optik zoom): Dijital fotoğraf makinesinin merceği ile yaklaşma oranını gösterir. 3x optik zooma sahip bir sayısal fotoğraf makinesi –dijital özelliklerini hiç kullanmaksızın– sadece merceği ile görüntüyü üç kat büyütebilir.
- optik eksen (optical axis): Objektif sisteminin tam merkezinden geçen varsayımsal çizgi. Bu çizgi boyunca hareket eden bir ışık ışınının hiçbir kırılmaya uğramaması gerekir.
- optik kaydırma (zoom/zum): Fotoğraf makinesinin değişir odaklı objektifinin yakından uzağa veya uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen sonuç; zoom.
- optik yakınlaştırma: Mercekler aracılığıyla yakınlaştırma işlevi. Hareket ettirilebilen mercek kümeleri kaydırılarak, objektifin odak uzaklığı değiştirilir. Böylece geniş açı ile dar açı arasında odak uzaklıkları elde edilir.
- oran: İki ya da daha fazla benzer şey arasındaki büyüklük, miktar ve derece ilişkisi.
- orta boy fotoğraf makinesi (medium format cameras): 4.5 cmx6 cm; 6 cmx6 cm; 6 cmx7 cm; 4 cmx9 cm boyutlarındaki tabaka ya da rol film kullanılan analog ya da bu formatta üretilmiş sayısal fotoğraf makinelerinin genel adı. bkz orta format.
- orta format (medium format): Geniş formatta olduğu gibi, 35mm formatına göre daha kaliteli sonuçlar veren ve genellikle 4.5 cmx6 cm, 6 cmx6 cm, 6 cmx7 cm ve 4 cmx9 cm boyutlarındaki filmler ve bunları kullanan analog ya da bu formatta üretilmiş sayısal fotoğraf makineleri için kullanılan terim.
- ortokromatik (orthochromatic): Mavi ve yeşil renklere duyarlı olmakla birlikte, kırmızı renge karşı duyarsız olan film (duyarkat) türü.
- OTF (Off The Film Metering): Yansıtmalı fotoğraf makinelerinde ışık ölçümünü film düzlemi üzerinden yapan sistem.
- otomatik netleme: Netlik ayarını otomatik olarak (kendiliğinden) yapan objektif sistemi, auto focus – AF. Hedeflenen konu ile olan uzaklık, ultrases (ses üstü) veya infrared/enfraruj (kızılötesi) sinyalleri aracılığıyla ölçülür. Sayısal fotoğraf makinelerinde bulunan algılayıcıların kontrast (zıtlık) ölçüm sistemleri de üçüncü bir ölçüm yoludur. Netlenecek konu fotoğrafçı tarafından ekranın belirli alanına getirildikten sonra objenin bulunduğu mesafe deklanşöre yarım basmak suretiyle netlenir.
- otofokus (autofocus): bkz otomatik netleme.
- otomatik odaklama (autofocus): Genellikle agrandisörlerde, büyütme oranına paralel olarak agrandisör kafasının yükselmesinden etkilenmeksizin odaklama işlemini kendi kendine yapabilen sistem.
- otomatik pozlama: Denetimi fotoğraf makinesinin içindeki ışığa duyarlı fotoelektrik hücreleriyle, fotoğrafı çekilecek olan konunun ışığının ölçülerek pozlamaya uygun diyafram ve örtücü değerinin otomatik olarak ayarlanması.
- 35 mm fotoğraf filmi: Genel olarak 24 mmx36 mm’lik bir görüntü alanı içeren ve kenarlarıyla 35 mm’lik genişliğe ulaşan perforeli film.
- 35 mm’lik fotoğraf makinesi: 35 mm’lik (görüntü alanı 24 mmx36 mm) filmlerle çalışan ya da bu boyutta algılayıcıya sahip fotoğraf makinesi.
- oynar baş (ball head): Tripod (üç ayak) ya da monopod’da (tek ayak) oynar baş olmadığı takdirde fotoğraf makinesi ile yalnızca yatay bir konumda fotoğraf çekimi gerçekleştirilebilir. Oynar başın ayağa eklenmesi, sıkıştırılan vidaların yardımıyla makinenin neredeyse her yöne çevrilmesini mümkün kılar. Oynar başın bir dezavantajı, fotoğraf karesinin tüm yönlerinin aynı anda kontrol edilmesi gerekliliğinden dolayı, doğru pozisyonu bulmanın daha zor olmasıdır.
- ozalit (Fr ozalid): Özgün çizim, harita, plan gibi şeylerin fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması yöntemi. / Yüzeyi ışığa karşı duyarlı bir madde ile kaplı kâğıt üzerine, kalıptan çekilmiş resim kopyası. / Matbaacılıkta, montajda yapılan hataları görmek için baskıya geçmeden önce yapılan prova.
Ö -
- ön plan: Görüntü veya boşluktaki bir alan etrafındaki, fotoğraf makinesine görünen en yakın bölge. / Bakaca en yakın kaydedilmiş bir fotoğrafın kompozisyonundaki öğeler.
- örtücü (shutter): Duyarkat (film ya da algılayıcı) düzlemine ulaşacak olan ışık miktarının duyarkatı ne kadar süre ile etkileyeceğini belirleyen mekanik düzenek. Perde örtücü ve yaprak örtücü olmak üzere iki türdür.
- örtücü hızı (shutter speed): Örtücü adlı mekanik parçanın ayarlanabilir açılıp kapanma hızı birimleridir. Duyarkatın (filmin ya da algılayıcının) pozlandırılma süresidir ve ölçüsü saniyedir. Örtücü hızı değerlerinin standart dizisi tam sayılar biçiminde ifade edilmekle birlikte bunlar aslında saniyenin kesirlerini ifade etmektedir. Yüksek örtücü hızları, makinenin sarsıntısı veya fotoğraf objesinin hareketi nedeniyle oluşabilecek görüntü bozulmalarını ortadan kaldırarak temiz bir sonuç alınmasını sağlar.
- örtücü (enstantane) hızı öncelikli çekim (Tv): Bazen yapılacak çekimin özelliği nedeniyle örtücü hızının belirlenmesi önem kazanır. Fotoğraf makinesi bu durumlarda örtücü hızı öncelikli konuma getirilerek, fotoğrafçının öncelikle örtücü hızını ayarlaması sağlanır ve makine bu hıza göre uygun diyafram açıklığını otomatik olarak verir. bkz diyafram öncelikli çekim (Av).
- öznel zaman: Sürenin hissedilişi, zamanın nitelikle ilgili yönü; psikolojik zaman.
P -
- P ayarı: Tam otomatik pozlama konumu. Pozlandırmanın otomatik olarak makine tarafından yapıldığı ayar.
- pan (panning): Hareketli bir konuyu makine bakacından konu ile yaklaşık aynı yatay hızda izleyerek yapılan çekim türü; çevrinme. / Fotoğraf makinesinin yaptığı yatay hareket. / bkz pankromatik.
- pan film: Beyaz ışık içindeki bütün renklere karşı duyarlı olan siyah-beyaz film.
- pankromatik (panchromatic): Görülebilir renk tayfının tüm renklerine ve biraz da morötesi ışınlara karşı duyarlı bir duyarkata sahip olan filmlerin kod ismi.
- panoramik fotoğraf makinesi (panoramic camera): Özel olarak yapılmış döner bir objektife sahip. Çok geniş bir görüş açısını, görüntü bozulmasına neden olmadan fotoğraflayabilen makinelere verilen ad. Kimi makinelerde bu görüş açısı 140 dereceye ulaşmaktadır.
- paralaks (parallax): Telemetreli fotoğraf makinelerinde, bakaçtan alınan görüntü ile objektiften duyarkat (film ya da algılayıcı) yüzeyine aktarılan görüntü arasındaki açı farkı. Bu tip hata 35 mm’lik SLR makinelerde oluşmaz.
- parasoley (lens hood): Doğrudan gelen ışık ışınlarının objektifin içinde yansıyarak meydana getirdikleri lekeleri önlemeye yarayan ve objektifin önüne bağlanan huni. bkz ışık siperliği, bkz objektif gölgeliği.
- parça film (sheet film, cut film): bkz tabaka film.
- parlaklık: Rengin yansıttığı ışık ya da rengin siyah beyaz olarak ne kadar aydınlık ve karanlık görüldüğü.
- parlatma (glaze): Parlak yüzeyli fotoğraf kâğıtlarına, baskı aşamasından sonra, yıkama ve kurutma sürecinde uygulanan işlemlerdir. Bu işlem ya özel parlatma makinelerinde ya da temiz parlak yüzeylere (örneğin cama) yapıştırılarak da yapılabilir.
- paspartu: Fotoğrafları çerçevelemek için içi oyularak kullanılan kâğıt ya da benzeri malzeme.
- patlama: Sayısal fotoğraf makinelerinde oluşan bir görüntüleme hatası. Bazı hücrelerin fazla ışıklandırılmasından kaynaklanan, aydınlık fotoğraf bölümlerinin fazla parlaması olarak görünür. Özellikle algılayıcının duyarlık ayarının, konunun en parlak yerlerini karşılayamamasından kaynaklanır.
- pdf / PDF (Portable Document Format): Gerek vektörel ve gerekse piksel tabanlı görselleri barındırabilmesi bakımından en esnek ve en yaygın kullanılan formatlardan biri. Baskıya yönelik en sağlıklı olmasının yanında hemen her bilgisayar tarafından okunabilirliği de bir avantajdır.
- pelikül: Üzerine henüz görüntü kaydı yapılmamış film; boş film.
- penta prizma (pentaprism): bkz beşli prizma.
- perde örtücü (focal plane shutter): Odak düzleminin hemen önünde yer alan ve duyarkat yüzeyini tarayarak görüntünün oluşmasını sağlayan örtücü türü.
- perspektif (perspective): Gerçekte üç boyutlu olan bir cismin iki boyuta indirgendiğinde büyüklüğü ve biçimi arasındaki ilişkidir. Fotoğrafta bir konu içine sığan farklı uzaklıklardaki objelerin birbirleriyle olan görsel ilişkisidir.
- pigment: Renk verici madde, boyar madde.
- piksel (Picture > pix + element > pixel): Sayısal görüntünün yapıtaşı olan birim kareler, gözek. Piksel yoğunluğu arttıkça görüntü kalitesi de artar. Pikselin en-boy oranına görüntü oranı denir. Bu oran sayısal fotoğraf makinelerinde bir’dir. Video ortamlarında bir’den büyük olabilir. Pikseller sayısal fotoğraf makinelerinde kare, sayısal videolarda ise dikdörtgen biçimlidir.
- piksel tabanlı görseller: Piksel adı verilen aynı boyutta küçük kareciklerin farklı renk ve ton bilgilerini taşımalarıyla görüntü oluşumuna dayalı görseller. İçerdiği her bir karenin bilgisini taşırlar.
- pinhole: İğne deliği. Karanlık kutunun ön yüzüne objektif yerine geçmek üzere açılan 0.25-1 mm çapındaki bir iğne deliğinden geçen ışınların kutunun arka yüzünde duyarkat (film ya da algılayıcı) üzerinde görüntü oluşturmasına dayanan yöntem.
- P konumu: Tam otomatik pozlama konumu. Diyafram ve örtücü değerinin makinenin içindeki bir program tarafından otomatik olarak belirlenmesi.
- plug-in: Fotoğraf işlem yazılımları gibi bilgisayar yazılımlarında işlem kapasitesini (sığasını) genişleten ek düzenlemeler.
- png / PNG (Portable Network Graphics): Transparanlığı ve doğru renk kullanımı ile esnek ve zengin bir format. Kimi sunucular bu formatı desteklemediği için yaygınlaşamamıştır.
- polarize filtre (polarization filter): Işığın dalga boyunda tüm yönlerde yaptığı salınmayı tek bir düzleme indiren ve böylelikle parlak yüzeyli cisimlerdeki yansımaları yok eden filtre türüdür. Yansımanın yok edilebilmesi için parlak yüzeyin metalik olmaması gerekmektedir.
- polaroit fotoğraf makinesi: Doğrudan özel hazırlanmış bir film/kart üzerine pozlama yapan fotoğraf makinesi, polaroid.
- portfolyo: Görsel bir sunumu içeren özel dosya.
- posterizasyon (tone seperation): Bir fotoğraftaki renk tonlarının azaltılması işlemidir. Sonuçsal fotoğrafta çok parlak ve çok karanlık bölgelerle, çok sınırlı sayıda ara tonları kalır.
- pozitif: Konunun aslı gibi aynı ton değerinde olan görüntü. / Negatif bir filmden fotoğraf kağıdına yapılmış baskı. / Görüntüsü pozitif olan saydam.
- pozlama: Işığa duyarlı bir malzeme veya algılayıcıda, gizli görüntü oluşturmak üzere ışığın ulaşması süreci. / Işığa duyarlı malzemeye ulaşan ışık enerjisi miktarı.
- pozlama dengesi/pozlama dengelemesi (exposure balance): Belirli bir ışık ortamında, duyarkatın görüntü oluşturabilmek için gereksinme duyduğu ışık miktarıdır. Bu ışık miktarı diyafram ve örtücü hızı ile kontrol edilir. Makinenin ışıklama ölçümünde belirlediği değerden farklı değerleri kullanmaya yönelik bir ayardır. Çoğunlukla ±2 değerleri arasında ve 1/3 basamaklar ile ayar yapılır. Böylece, konuya göre daha hoş pozlanmış fotoğraflar elde edilebilir.
- pozlama dengesi hatası/pozlama dengelemesi hatası (reciprocity failure): Duyarkatların ışık duyarlılıkları dar bir alt üst sınır içinde söz konusudur. Bunun dışına çıkıldığında pozlama dengesi hatası yapılmış olur. Yani kaliteli görüntü alma olasılığı azalır.
- pozlama dengesi kuralı/pozlama dengelemesi kuralı (reciprocity law): Bu kurala göre; “pozlama=ışık yoğunluğu x süre”dir. Burada ışık yoğunluğu makineye giren ışık miktarı, süre ise örtücünün açılıp kapanma hızını ifade eder.
- pozlama faktörü: Doğru pozlama için, ölçülmüş pozlamayı değiştirmek veya düzeltmek için kullanılan dereceyi işaret eden sayı.
- pozlama kilidi (exposure lock): Metre ölçümü yapıldığında, bazı durumlarda karenin ana konusu görüntünün merkezinde olmayabilir. Konu içindeki ana konuyu doğru pozlamak için pozlama kilidine basılır, çekilmek istenen konu karenin içine tekrar yerleştirilir. Genellikle modern makinelerde pozlama kilidi işlemi deklanşöre yarım basarak, daha sonra metre ölçümü işlemini yaparak, daha sonra konu yerleştirilerek yapılır.
- pozlama ölçümü: Işık ölçümü. Fotoğraf makinesinin dahili ışıkölçeri (pozometre) ile diyafram ve enstantane değeri olarak ölçülür.
- pozlandırma: Kullanılan filmin, baskı kartının ya da algılayıcının duyarlılığına göre, yüzeyinin yeterli ve doğru ışık alması.
- pozometre (exposuremeter): Çoğu zaman fotoğraf makinesinin gövdesinde bulunan bağımsız olarak da kullanılabilen ve ışığın gücünü ölçmeye yarayan alet, ışıkölçer. bkz ışıkölçer.
- poz taraması (bracketing): Alınacak sonuçlarda herhangi bir pozlandırma hatasına yer vermemek için aynı konuyu birbirine yakın ama farklı diyafram ya da enstantane hızı ile çekme yöntemi. bkz nokta ölçüm ve zon sistem.
- PPI/ppi (Pixels Per Inch): Bir inch başına piksel sayısı; piksel yoğunluğu. Taranan (örneklenen) görüntüdeki çözünürlük birimidir
- PQ geliştirici banyolar (PQ developers): Fenidon ve hidrokinon içeren geliştirici banyoların genel adıdır.
- projeksiyon: Saydam ya da saydam olmayan resim ya da fotoğrafları bir perdeye yansıtma.
- psd / PSD (Photoshop Documents): Photoshop veri formatı. Adobe yazılımları ile uyumlu bir formattır. Özellikle katmanlı ve maskeli çalışmalar yapılırken kullanılır.
R -
- R ayarı (R setting): bkz IR ayarı. radyofoto: Fotoğraf, yazı gibi görüntülerin radyo dalgalarıyla uzaktan iletilmesini sağlayan sistem.
- radyografi: X ışını ile belirli engelleri aşarak görüntü eldesi yöntemi.
- RAM (Random Access Memory): bkz çalışma belleği.
- range finder: Fotoğrafı çekilen cisimle fotoğraf makinesi arasındaki uzaklığı optik olarak ölçebilen odaklama sistemidir. bkz odaklama.
- RAW: Sayısal fotoğraf makinelerinin kayıt düzenlemelerinden biri. Bu türdeki veriler düzenlenmemiş, işlenmemiş ham ve kayıpsız verilerdir.
- refle (reflection): bkz yansıma.
- refleks fotoğraf makinesi (reflex cameras): Makineye giren görüntüyü bir aynalar sistemi ile göze ileten fotoğraf makinesi türüdür. Bunlar genelde iki türdür: Tek objektifli refleks (SLR), çift objektifli refleks (TLR) makine.
- reflektör (reflector): bkz yansıtıcı.
- RGB: Red (kırmızı), Green (yeşil) ve Blue (mavi) renklerinden oluşan; monitör (CRT-LCD), projektör, televizyon (CRT-LCD-plazma), kamera, fotoğraf makinesi, cep telefonu, oyun konsolu, tarayıcı ve bazı kişisel yazılar gibi sayısal görüntüleme ve baskı cihazlarının kullandığı, toplamsal (additive (eklemeli)) bir renk modeli, renk uzayı.
- Rembrandt aydınlatması: Konunun amaca uygun olarak belli bölgelerinin aydınlatıldığı bir Chiaroscuro aydınlatmasıtürü. Bu yöntem seçici bir aydınlatma biçimidir. Nokta ışık oluşturan aydınlatma kaynaklarıyla yapılır. Çerçevelenmiş konunun belli yerleri aydınlatılırken, diğer yerler tam ya da yarı karanlıktır. Bu aydınlatmanın temel biçimi zayıf bir aydınlatma kullanmasıdır. Görüntüde yer alan nesnelerin düzenlenmesinde, aydınlatmayla yaratılan seçicilik özellikle öndekiler üzerinde yoğunlaşmıştır. Arka alandakiler, göreli olarak daha karanlıktadır. Işıklı alanlardan gölgeli alanlara geçiş yumuşaktır.
- renk: İnsan gözünün görebildiği ışık tayfının dalga boyu.
- renk aralığı: Bir aygıt veya üretim sistemiyle üretilebilir renk dizisi, gamut. Renkli film en geniş diziye sahiptir. Monitörler renkli filmden daha az diziye sahiptir ama mürekkep püskürtmeli yazıcılardan daha fazla renge sahiptir. En kaliteli mürekkep püskürtmeli yazıcılar, dört renkli CMYK baskıdan daha fazla diziye sahiptir.
- renk duyarlılığı (color sensitivity): Herhangi bir ışığa karşı duyarlı malzemenin, çeşitli dalga boylarına sahip renklere karşı duyarlılığını ifade eder. Bir malzemenin renk duyarlılığı onun mutlaka renkli bir malzeme olmasını gerektirmez. S-B malzemeler için de renk duyarlılığı söz konusudur.
- renk düzeltme filtreleri (CC filters, color correction filter): Renkli fotoğrafçılıkta renklerin gerçeğe uygun olarak elde edilmesi için gerek çekim ve gerekse baskı sırasında (renk sıcaklığı için) kullanılan filtrelerdir.
- renk enerjisi: Görüntü alanı içinde renklerin ortaya çıkardığı enerji.
- renk göstergesi: 16.8 milyon farklı renkten seçilmiş renk tablolarına dayanan, renk dosyaları yaratmada veya bir renk boşluğu tanımlamada kullanılan yöntem; renk bakma tablosu.. Verili pikselin rengi, tablodaki pozisyondan veya indeksinden tanımlanır.
- renklendirme: Gri tonlardaki görüntüye orijinal ışık değerlerini değiştirmeden renk ekleme.
- renk sapması: Bir görüntüyü kaplayan açık veya koyu renk tonu.
- renk sentezi: Orijinal renk duygusunu iki veya daha fazla rengin bir araya getirerek yeniden yaratma. Temel renklerden oluşturulan renk birleşimlerini açıklamaya yarayan sistem. En çok kullanılan sentezler toplamsal RGB ve çıkarımsal CMY düzenlemeleridir. Baskı ile bağlantılı olarak kullanıldığında CMY sentezine blacK (siyah) eklenerek CMYK haline dönüştürülür.
- renk sıcaklığı (color temperature): Bir akkor ışık kaynağından gelen renk niteliğinin ölçüsüdür. Işık kaynağı veya kaynaklarına bağlı olan değer fotoğrafın etkisi için belirleyici olmaktadır. Yüksek mavi hisseli ışığın yüksek, düşük mavi hisseli ışığın ise düşük renk sıcaklığı vardır. “kelvin” birimi ile ölçülür. Simgesi K.
- renk tayfı (color spectrum): Genellikle dalga boyu özelliklerine göre görülebilir renklerin tümüne birden verilen ad.
- renk tonu: Rengin görsel algılanmasına verilen ad.
- renk yönetimi: Bir üretim zincirinde, kesin sonuçların güvenilirlik ve tekrar edilebilirliğinden emin olmak için tüm aygıtların çıktılarını denetleme işlemi.
- reprodüksiyon: Yeniden üretim anlamındadır. Fotoğrafçılıkta, bir orijinalden kopya elde etme işlemi.
- reversal banyo: Negatif görüntüyü pozitife dönüştüren kimyasal eriyik. Renkli saydam filmlerin banyosunda kullanılır.
- roll film: Siyah bir kâğıtla birlikte makaraya sarılmış, orta boy fotoğraf makinelerinde 4.5 cm x 6 cm, 6 cm x 6 cm ve 6 cm x 7 cm boyutlarında kullanılan film. 120 ve 220 olarak iki farklı boyutu vardır.
- rötuş (retouching): Negatifteki ya da baskıdaki kusurları kapatmak için boya ya da pigmentleri ince uçlu bir kalem ya da bir fırçayla gerekli alana uygulama ya da fazlalıkları kazıma yöntemi.
- röyalti (royalty): (huk) Bir fikir veya sanat eserini yaratan kişinin, bu eserden doğan haklarının hepsi; telif hakkı.
