Hepimiz doğduğumuzdan beri fotoğraf çekiyoruz. Gözümüzü açtığımız an annemizi, babamızı kardeşlerimiz, okul arkadaşlarımızı çekerek büyüdük. İş hayatımızı, ailemizi, sosyal yaşamımızı hatta rüyalarımızı bile 7 gün 24 saat beynimize pozladık. Hepimiz insana dair pek çok şey gibi bu mucizeye de her gün tanık olduk. İnsan bünyesinde mükemmel bir objektif, çok güçlü bir işlemci, harika sensörlerler ve mega bir hafıza kartı barındıran tek varlıktır. Üstelik bedava ve sınırsız olarak bunu yapar. Ancak hepimiz aynı yere bakıp farklı şeyler görürüz. Bu bir kusur değildir. Zira her insan biricik bir varlıktır. Her birimiz renkler, şekiller, sesler, kokular ve duygular ile örülü kendi evreni içinde neyi nasıl algılıyorsa ona göre yaşar ve üretir. Fotoğrafın bu kadar teknik bir konu olmasına rağmen böylesi bir sübjektiviteye sahip olduğunun izahı ancak böyle mümkündür.
Ancak insanlık yolculuğu yinede kılavuzsuz ve amaçsız ilerlemez. Herkesin her durumda en iyisini ve en doğrusunu tercih edeceğini düşünmek imkansızdır. Teknik konular belki eğitim ile hızlıca verilebilir. Ancak moral ve kültürel değerler, kişisel farklılıkların ve benzerliklerimizin açığa çıkarılması, konuya yaklaşım ve tavırdaki isabet, estetik değerlere uyum en az teknik ve kompozisyon kadar fotoğrafın olmazsa olmazıdır. Bu konularda Fotoğraf Koçluğu yüksek fayda sağlayan etkiler yaratır. Yıllarca edinilen tecrübe ve birikimler fotoğrafa ilgi duyanlara çok daha hızlı ve verimli aktarılır. Bunlardan bazıları tabiri caiz ise Mesleğin İcapları diye de isimlendirilir.
Önemli bir konu da gerekli desteği alacak arkadaşımızın kişisel gelişimine yardımcı olmaktır. Fotoğrafın önemli bir özelliği de insanlara gündelik hayatta fazla tecrübe edemedikleri ancak faydasını görecekleri farklı melekeler de kazandırmaktır. Bakmak ile görmek arasındaki fark, hızlı ve isabetli karar vermek, doğru diyalog kurmak, çevre ile uyum, doğru mesajlar ileten vücut dili, bunlardan bazılarıdır. Elbetteki fotoğrafın teknik konuları ve temel kompozisyon kullarında var olan eksiklikler giderilecek veya yanlış bilinenler düzeltilecektir. Ancak bunlardan çok daha önemlisi kendi tarzınızı ve fotoğraf anlayışınızı açığa çıkarmak için bir platform oluşturmaktır. Yıllara varan tecrübe ve teknik altyapının kullanımı bu yüzdendir. Özgünlüğünüzü korurken farklı tecrübe ve birikimlerden ilham almanızı sağlamaktır.
Fotoğraf Koçluğu Usta-Çırak ilişkisi gibi algılanmamalıdır. Konumuz zanaat olsaydı, evet mesleğin veya kültürün aktarılması için bu en doğru yöntem olurdu. Ana konumuz fotoğrafın sanatsal beceri üretmek kısmı olduğundan sizi farklı kılan özgün dokunuşları köreltmemek, kişisel özgürlükler ve tercihler de göz önünde bulundurmak çok daha önemlidir. Bu yönüyle bir miktar Mentör kavramına yakındır. Fotoğraf çekmek kelimenin tam anlamı ile “One Man Show” dur. Fotoğraf ile ilgili gelişiminizde gideceğiniz yönü aydınlatmak ve bunun altyapısını hazırlamak asıl konumuzdur. Ancak bu teknik konuları paylaşmamıza veya profesyonel olarak çekimlerimizin kritik edilmeyeceği anlamına gelmez. Bu da gelişimin bir parçasıdır. İhtiyaç hasıl olan her şey bizim de konumuz olacaktır. Yeter ki konu bir yönüyle fotoğraf ile iletişimde olsun.