
Derin, küçük ve karmaşık ışık koşulları olan bir yerde çekildi bu fotoğraf. Safranbolu’da çarşıda kapı kilitleri imal eden bir demirci atölyesiydi. Öğle sonrası içeriye giren kuvvetli bir gün ışığı vardı. Ancak gerek girişte çengele asılmış kilitler gerekse meraklı insanların hareketleri ışığı kararsız ve heterojen bir hale getirmişti. Perde hızını öne alan ayarlar ile çekim yapmaktaydım. Ustamız bir iki kez lama demirini kızdırmış ve çekiçlemişti. Bu muazzam bir patlama ve kıvılcım saçılmasına yol açıyordu. Manzara güzeldi ama o kıvılcımların ardındaki derin karanlıkta hiçbir şey belli olmuyordu. Ayrıca içeri giren gün ışığı içerideki loş atmosfere inat girişteki her şeyi parlak mavi bir renge sokuyordu. Çok kötü değil ama kontrolsüz fotoğraflardı.
Fotoğrafta doğru renk, ışık ve doku formasyonu için farklı ışık koşullarını kontrol etmek gerekir. Bu genellikle kuvvetli ışık pencereden girerken içerisini de aynı değerlere taşıyacak ek ışık kaynakları ile veya içeri giren ışığı tül perde gibi şeyler ile difüze etmek ile gerçekleşir. Ancak burada ışıklardan biri kararsız diğeri ise kontrolsüzdü. Daha önce çektiğim birkaç kareden edindiğim tecrübe ile doğru perde hızını yaklaşık 1/125 olarak hesapladım. Bu süre usta lama demirinin çekiçlediği andan itibaren kıvılcımın uzaklaşma oranı ile benim intibak süreme göre hesaplandı. 1/250 de çektiğimde çok küçük bir kıvılcım topu oluşuyor. Böylece iç mekan aydınlanamıyor ve dış ışık koşulları sahneyi boğuyordu. Tersine 1/60 olarak çektiğimde kıvılcımlar çok uzaklaşıyor dağınık bir ışık oluyor ve bu yüzden yine dış ışık nesneleri soluk mavi bir renge büründürüyordu.
1/125 enstantane ile çekilmiş bir fotoğrafa bakıyoruz şu an. Yani asla göz ile yakalayamayacağımız bir anı görüyoruz. Seri çekim hızının bana çok az ikinci bir şans vereceğini biliyordum. İlk kareye yoğunlaşmak aslında tek çözüm. Sanıyorum kafanız biraz karıştı. İnsanoğlunun bu kadar hassas aralıklarda çekim yaparken makine yerine inisiyatif alamayacağını düşünüyorsunuz herhalde. Ancak inanın hala insanın zamanlama kabiliyetinin makinenin seri çekimindeki sıklığından çok çok daha hassas. Elbetteki ustanın kol hareketini takip etmek, Tam kor halindeki lama demirine çekici indirdiği anı kollamak ve bunu biraz içgüdüsel bir zamanlama ile yapmak gerekiyor. Doğruyu buluncaya kadar da defalarca tecrübe etmek zorundasınız. Ayrıca makinenin deklanşör gecikme süresini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ancak inanın sonuç buna değiyor. Işık fotoğraf için hayat kaynağı. Işığı Tekniği ile kontrol etmek her zaman sizi doğru sonuca ulaştırıyor.